“COVID-19 DÖNEMİNDE SINAV”

Sınavlarla ilgili kaygılı olduğunu belirten Dr. Bahar Kaçmaz, sosyal mesafe ve hijyenin  yanı sıra sınıfların havalandırılmasını önerdi. Aşının en iyi ihtimalle 1,5 yılda çıkacağını kaydeden Kaçmaz, okulların mimari yapıları da gözden geçirilsin, uyarısında bulundu.

Koronavirüs sonrası normalleşme adımları atılırken, “Tekrar ertelenir mi” sorusunun gölgesinde, milyonlarca öğrencinin katılacağı lise ve üniversiteye giriş sınavları da yaklaşıyor. Peki, sınavların bu şartlarda yapılması doğru mu, bu kapsamda ne gibi önlemler alınmalı, yeni öğretim yılı öncesinde okullar, bundan sonraki sürece nasıl hazırlanmalı? Ailelerin ve öğrencilerin aklında, eğitime dair pek çok soru var. Biz de sınavlar başta olmak üzere bu konuda merak edilenleri Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Dragos Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Asiye Bahar Kaçmaz’a yönelttik.

‘Maske zorlayabilir’

- Önümüzde, milyonlarca öğrencinin katılacağı sınavlar var. Okullar risk gerekçesiyle kapatılırken, sınavların yapılmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yaşadığımız pandemi süreci sosyal hayatta olduğu gibi eğitimde de önemli değişikliklere neden oldu. Aşı çalışmaları başarılı bir şekilde sonuçlanıp uygulamaya geçene kadarki bu süreç, belirsizliğini korumakta, salgın şiddetini azaltsa bile toplumda kitle bağışıklığı oluşmadan ya da virüs mutasyona uğrayıp etkisini kaybetmeden sonlanmayacaktır. Aşı ya da koruyucu tedaviler bulunamazsa da bu sürenin yaklaşık 2-3 sene olacağı değerlendirilmekte. Evet yapılacak sınavlarla ilgili ben de kaygılı olduğumu belirtmek istiyorum. Ancak sürecin belirsizliğini koruması nedeniyle öğrencilerin hayatlarında oldukça önem arz eden geçiş sınavlarının yapılması gerekliliği de ortadadır.

- Sınavda sürekli maske takamayacak olanlara önerileriniz nedir?

Öğrencilerin sıralarına geçtikten sonra maske kullanımının tercihe bırakılması söz konusu. Maske kullanımı stresin de arttığı bir ortamda özellikle kaygı bozukluğu yaşayan ya da sağlık sorunları olanlarda çok zorlayıcı olabilir. Maske kullanımının tercihe bırakılması durumunda, mutlaka sosyal mesafe kurallarına uyacak şekilde her sınıftaki öğrenci sayılarının belirlenerek sınıfların düzenlenmesi ve yine her sınıfın sıkça havalandırılmasıyla bulaş riskinin azaltılabileceğini söyleyebiliriz.

- Çocuklar ve gençler, virüse karşı dirençli ama taşıyıcı olabilir deniliyor. Bu konuda ailelere öneriniz nedir?

Çocukların bu enfeksiyona daha az duyarlı olduğunu düşündüren bulgular mevcutken çocukluk döneminde yapılan aşılamaların ve bağışıklık sistemlerinin tam olgunlaşmamış olmasının hastalık seyrinin erişkinlere göre daha hafif seyirli olmasına neden olduğu düşünülmekte. Ancak bu alanda çalışmalara ihtiyaç var. Bu süreçte de ailelerin çocuklarında yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı gibi semptomlar olduğunda mutlaka doktora başvurmaları önemli.

- Öğrencilerin sosyal mesafe kuralını göz ardı etmeleri kaçınılmaz. Kalabalık okullar için alınacak önlemler neler olmalı?

Okulların açılması çocuklarımız için enfeksiyon riskini artırması beklenen uygulamalardan olabilir. Normalleşme sürecine başlayacağımız bu yeni dönem kişilerin korunma önemlerine uyumlarını ve virüsün yaratacağı etkiyi daha net görmemizi sağlayacak. Bu dönemde salgın hızının daha da azalması umudunu korumaktayız. Ancak böyle bir durumda eylülde okulların açılması konusundaki endişelerimiz azalabilir. Mutlak maske kullanımı, el hijyeni uyumunun sağlanması, temas edilen yüzeylerin sık temizlenmesi dışında tabii ki okullarımızda sınıfların öğrenci sayılarının azaltılarak yeniden düzenlenmesi, kapalı alanların doğal havalandırmalarının sağlanması için mimari planların gözden geçirilmesi önemli olacaktır.

VİRÜSÜ HIZLI TESPİT EDEN TEST

- ELISA testleri, hangi durumlarda gerekiyor, önceki testlerden farkı nedir?

ELISA testleri, rutin olarak birçok enfeksiyon etkeninin tanısında kullanılmakta. Hastanemizde de geçen haftadan itibaren COVID-19’a yönelik yüzde 99 duyarlılık oranıyla kanda IgG antikor tespiti yaparak başta sağlık çalışanları olmak üzere özellikle semptomu olmayan kişilerde virüsle maruziyeti saptamak ya da iyileşmiş olan hastalarda antikor varlığının tespiti amacıyla kullanılmaya başlandı. Hastalarımızda antikor testlerinin kullanımı daha çok geçirilmiş enfeksiyonun varlığını göstermek için kullanılmaktayken aktif semptomu olan hastaların tanısı virüsün antijenik yapısının saptandığı RT-PCR yöntemi ile değerlendirilmektedir. Ancak RT-PCR testleri negatif olup klinik ve radyolojik olarak COVID-19 enfeksiyonu düşünülerek tedavi uygulanan hastaların tanılarını doğrulamak amacıyla da kullanılması planlanmakta. 

- Aşı ne zaman halka ulaşır?

Aşı çalışmaları hızlı bir şekilde devam etmekte. Hem virüsün yapısı hem de antikor yanıtı ve koruyuculuğundaki belirsizlikler nedeniyle etkin ve güvenilir bir aşı bulunma ihtimalinin maalesef çok da yüksek olduğunu düşünmüyorum. Bulunsa bile kullanılabilir olması en iyi ihtimalle 1,5 seneyi bulacaktır.

- Hangi koşullarda yeni bir dalga söz konusu olabilir?

Normalleşme sürecinde sosyal mesafe kurallarına, etkin maske kullanımına ve el hijyenine uyulmamasının, salgının seyrini olumsuz etkileyeceğini düşünmekteyim. Bu basamaklarda aksaklıklar söz konusu olursa yeniden vaka sayılarının artması veya korkulan ikinci dalga durumunun yaşanması şaşırtıcı olmayacaktır. Bu nedenle toplumsal sorumluluk bilinciyle kontrollü sosyal hayat vurgusunu mutlaka her ortamda yaparak birbirimizi saptadığımız eksiklikler konusunda da uyarmamız gerekmektedir.

Bu haber buradan alınmıştır